Ben Kimim?

Ömer Kaya Ekici


Doğum Ve Doğumla Gelen Sürpriz

Ömer Kaya Ekici Kimdir? 9 ocak 1998 tarihinde Bursa’nın Osmangazi ilçesinde Zübeyde hanım doğum evinde cerebral palsy tanısıyla dünyaya geldim.

Cerebral palsy’nin birçok sonucundan bendeki etkisi sağ tarafımı felçli bırakmasıydı. Bu yüzden küçük yaşta kaslarımı gevşetme amacıyla, ilkokul dönemime kadar birçok botoks tedavisi geçirdim. İlköğretimimi Setbaşı İlköğretim okulunda tamamladım.

Eğitim Sürecim

Bu süreçte hastalığımı iyileştirmeye yönelik Ankara Hacettepe Üniversitesinde birçok ameliyat geçirdim. İlkokul dönemi sadece yoğun ameliyatlardan değil aynı zamanda insanların tavırları yüzünden oldukça zorlu geçen bir dönemdi benim için.

Sanırsam insanlık doğası gereği bilmediği, anlayamadığı şeylerden korkarlar, garipserler. Bu durumun insan ilişkileri üzerindeki etkisi toplumda 'farklılıkları' içine kabul etmemeye dönüyor kanımca. Hele ilk öğretim yıllarında insanların pek empati dolu olmadığı ve kendi sınırları içerisinde yaşadığı göz önde bulundurulunca, her hangi bir engele sahip insanlarla tanışmış olma olasılığı bayada bir düşüyor.

Dışlanma Ve Toplumun Bir Parçası Olamama Duygusu

Bunların hepsinin toplamında ilköğretim dönemim bolca dışlanma ve toplumun bir parçası olarak hissedememem ile geçiyordu. Kendimi bütün engelleri kaldırabildiğim sanal ortama vermeye başladım. Okul dışı zamanımı oyunlar ile geçiriyordum, League of Legends ve Counter Strike Global Offensive gibi online oyunlar oynamakla beraber Command Conquer Genereals gibi strateji oyunlarını oynamayı özellikle seviyordum. Bir gün, madem bu kadar çok vaktimi oyunlara veriyorum neden bu konuda kendimi geliştirmiyorum diye düşünerekten kendimi bu konuda geliştirme kararı aldım.

Hırs, Araştırma Ve Başarım

İnternet üzerinden sürekli araştırarak sanal sunucu kiralayıp, oyun sunucusu açmıştım Bu işten ayda yüz yirmi lira kazanmaya başlamıştım bunun sadece otuz liralık bir kısmı sunucu kirasına gidiyordu. Bu şekilde tamamen kendi çabalarımla kendi paramı kazanmak çok hoşuma gitmişti fakat çok fazla zaman isteyen, fazlaca yoran bir işti. İki yıl boyunca sunucuyu ayakta tutmayı başardım, talihsiz bir olayın sonucunda sunucunun hit düşmesine neden oldum ve sunucum artık diplerdeydi.

Bu olayın üzerine bu sektörden uzaklaşmaya karar verdim. Ayrıca yine ortaokula başladığım dönemde web tasarımı çok ilgimi çekmeye başlamıştı. Yine internete başvurarak web tasarımı hakkında bilgi edinmeye başladım. Bu dönemde de hocalarımız sürekli olarak ders kitaplarından ödev veriyorlardı, bende benim ardından gelecek öğrenciler daha rahat olsun diye 'odevimbittianne' adında bir web sitesi kurmaya karar verdim.

Merak Dürtüsü

Sonunda bu siteyi açmıştım fakat pek ilerlememiştim. Bunun yerine oyunlarla ilgi blogspot açmaya karar verdima. Lise hayatım Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesinde başladı. Liseye başladığımda akıllı tahtamızın sadece usb bellek ile açılması dikkatimi çekmişti.

Ve bu sistemi daha yakından merak etmeye başladım. Bu seferde güvenlik sistemlerini araştırmaya başlamıştım, bende benzer bir sistemi yaratabilmek istiyordum.Yeniden internet üzerinde c# ve visual basic hakkında bilgi edinmeye başladım. Biraz öğrenmeye başladıktan sonra bende kendi programlarımı yapmaya başlamıştım. İngiliz kod sitelerinden işime yarayan kodları alıp düzenleyerek, kendi programıma ekliyordum.

Azim ve Tekrar Başarı

En sonunda benzer bir program yaratmayı başarmıştım, lakin çok daha basit bir şeklini. Aynı zamanda oyunların özel serverlarını açmayı öğrenmeye başlamıştım, ve filezilla yardımıyla gladiatus gibi oyunlarda kendi özel serverlarımı açmıştım. Bilgisayardaki hayatımın dışında'da lisede kendi hayatımı oluşturmaya başlamıştım, çok sevdiğim ve beni çok seven dört yakın arkadaşım vardı, ilk defa beni kabullenen ve ait olduğum bir yer varmış gibi hissediyordum. Bu yüzden arkadaşlarıma çok değer veriyordum, ailem gibi olmuşlardı benim için. Onlarla beraber vakit geçirmeyi, gezmeyi ve farklı şeyler yapmayı çok seviyordum.

Arkadaş Faktörü

Fakat bir gün arkadaşlarımdan birisi durumumla ilgili aşağılayıcı bir şey söylemesi çok kırılmama neden olmuştu. Bu durum kendimi toplumdan soyutlamama, yıl içinde on kilo vermeme kadar neden oldu, ve sadece şarkılar bana yardımcı oluyordu. Sürekli müzik dinlemeye başlamıştım, sanki şarkılar direkt duygularıma işliyor gibiydi.

Her Şerde Bir Hayır Vardır Derler...

Lise üçe geldiğimde yaşadıklarımın etkisiyle, kitap yazma isteği uyandı içimde. Kendi hayatımı ele almak istedim, insanların bu durumdaki bir insanın iç dünyasını görmesini istiyordum. Günlük hayatta yaparken hiç zorluğu düşünülmeyen bir çok eylemin zorlaşması, toplumun ‘farklı’ insanları yargılayışı gibi konuları ele almak istiyordum. Geçmiş yılda arkadaşımla aramın bozulması üzerine mutlu olmak içinde, üzülmek içinde insanlara muhtaç olduğumuzu düşünüyordum.

Bu düşüncelerimin üzerine kitabımın giriş cümlesini 'Hayatta her zaman insanlara muhtacızdır önemli olan bunu onların bilmesidir' yapmaya karar verdim. Kitap yazmak benim için bir terapi olmaya başladı, sadece içimi açmakla kalmayıp aynı zamanda bütün dünyayla paylaşabileceğim ve bütün dünyaya kendimi açabileceğim bir yol olarak görüyorum.

İnsanlara hitap etmeyi her zaman çok sevmişimdir, kitlelere kendimden, hayatımdan bahsetmek beni her zaman rahatlamıştır. Kitapta her zaman çok daha büyük kitlelere hitap edebileceğim bir yoldu benim için. Bu dönemde kendimi insan psikolojisinde daha fazlasını öğrenmek isterken buldum. Bu konu üstünde kendimi geliştirmek için insan psikolojisi üzerine kitap okumaya başladım.

Varoluşçu psikoterapist düşünür Irving D. Yalom’ kitapları özellikle beni çok etkilemişti. Bu konuda kendimi geliştirdikçe, yeni şeyler öğrendikçe aslında bu konuyla ilgili bir kariyer istediğimi fark ettim. Ve psikoloji okumayı düşünmeye başladım. Son sınıfa geldiğimde insanlara bilinç oluşturabilmek adına 4 Aralık Dünya Engelliler günü hakkında bilgilendirici bir konferans vermek istedim.

Okul müdürümle konuştuktan sonra bu konu hakkında gerçekten güzel bir konuşma yapabilmek adına Feza Nur Özel Eğitim müdürü ve fizyoterapistler ile röportaj yaptım. Bu röportajlar sırasında insanlar ile konuşmayı ne kadar çok sevdiğimi daha net olarak kavradım. Toplamda sekiz sınıfa konferans verdim. Konferans sırasında çok zevk almıştım yaptığım şeyden ve hayatımda bunu daha sık yapabileceğim bir kariyer istemeye başladım. Sunuculuk, spikerlik gibi meslekler aklımı kurcalama başlamıştı. Bütün ilgimi çeken alanları göz önüne alınca insan ilişkilerini, insanlarla iletişim kurmayı aynı zamanda insanlara yardım etmeyi çok seven bir insan olduğumu fark ettim.

Kişisel Web Sitesi

İnstagram Hesabım

Twitter Hesabım